deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2024 youtube mp3 dönüştürücü deneme bonusu veren siteler 2024

ÖLÜMÜNÜN TESELLİSİ

Köşe Yazıları Yayın: 26 Eylül 2012 - Çarşamba - Güncelleme: 26.09.2012 23:52:56
Editör -
Okuma Süresi: 5 dk.
2027 okunma
Google News
Hala iyilikten yana bir umudun varken, hala yaşamak için sebepler ve değişmek ve değiştirmek için vakit varken... Eylemler var hala ölümü öldüren. Hala sevmek varken… Akıllı adamın ölümü sıkça zikretmesi, ondan korkup telaşla sağa sola saldırması veya dünyaya sıkıca bağlanması için değil, ondan bütünüyle soyutlanması için hiç değil… Var olanın ve zamanın idrakine varması için, anlaması ve anlamlandırıp rahat bir nefes alması için var ölüm. Rahat bir nefesten kastedilen mana hiçbir zaman rahatlığa düşkünlük olmadı. Yaşamaktan çok yaşatmak oldu. Rahat bir nefes, başkalarının mutluluğu için kendinden vermekle, verdikçe için için tükenmekle, tükendikçe boğulmakla alındı belki. İyiliğin de mutlaka bir bedeli vardı. Rahat bir nefesin bedeli yaşamaktan ziyade yaşatırken kendinden verdiğin ödünlerin sana verdiği azaplarla ödendi. Azab-ı mukaddes, sadece kendi menfaatlerini düşünenler için, dahası düşünme eylemi ve becerisi belki de sırf bu iş için çalışanlara hiçbir anlam ifade etmedi. Anlamsızdı. Anlayanlar ise sabır ve tahammülle yaka paça yaşadı. Nasıl? Ölümü aklederek, ölüm gerçeği onları yaptığı kötülükten vazgeçirdi, korku değil zamanın anlamlandırılmasıydı bu; çünkü zamanın kendisini ve ölümü anlayanlar için kötülük o kadar basit bir şey olarak kalıyordu ki, doğrusu bir insanın nasıl kötü olabileceğini düşündüklerinde hafifçe bir tebessüm bile beliriyordu suratlarında.

 Ölüm her şeyi basitleştiriyor ve sevgiyi yüceltiyor. Evet, bu bir hakikat! Bu korku kanalından değil, zamanı nasıl yaşaması gerektiğini anlayanlar için ölüme giden sevgi kanalından… Belki gözlerindeki korkuyu ölüm zannedenlerin yanıldıkları bir şey vardı. Onlar ölümden değil bilakis yaşamaktan korkuyorlardı, alçakça yaşamaktan. Her şeye rağmen olması gerektiği gibi olamamanın, vazifelerini hakkıyla yerine getirememenin, bildiklerini uygulamamanın verdiği zilleti yakalarında taşımak ölümle eşdeğerdi. Emaneti gezdirmek zor işti. Emanet lekelendi ve tozlandı. Bilinci olanın bu emaneti lekeli şekilde gezdirmesi vicdanında bir lekeydi. Ölüm, emaneti teslim alana dek bu leke onu şüphesiz huzursuz edecekti. Bilinci olanın kendisinden gayrisine bilinci ve ilgisi azaldı. Tefekkürü içe yöneldi. Huzursuzluk arttı. İçeride öyle bir savaş başladı ki, mağlubiyetler üst üste geldi ve zafer umudu hiç yitirilmedi ve bu savaş hiç bitmedi, bitmeyecek.

Korku daha önce görülmemiş veya denenmemiş bir şeye girişirken ortaya çıkan duygudur. Eğer hiç tanımadığımız, görmediğimiz bir nesneye veya canlıya dokunacak olsaydık şüphesiz korkardık.

Burada aklımıza ölüm gelirdi. Tanımadığımız ve görmediğimiz şeylerin karşımıza çıkması bize ölümü hatırlatıyor. Çünkü canlıları ve eşyayı değerlendirirken aklımıza gelen, muhakkak o şeyin zararlı-yararlı olup olmadığıdır. Bu noktada aklımıza hâkim olan şey nesnenin ve canlının yararlılığı değil, ilk planda zatının zararlı olup olmadığıdır. Bu yaşadığımız dünyanın ne hale geldiğini bize gösterir. Canlılar arasındaki uyumun ve beraberliğin ne kadar harikulade olduğunun kanıtıdır!

Ölümün tesellisi sevgiden başka hiçbir şey değildir. Sadece sevmek değil, sevmek ve sevilmek… En berbat sevgi bile ölümü teselli edebilir, perde arkasında azap ve işkence bile olsa aşırı sevgi ölüme galip gelir. Eğer bunu ispatlayacak olsaydık, dünyada sevgileri uğruna –her neyi sevdiyse- ölüme koşan insanların varlığını işaret edebilirdik. Çünkü coşkulu bir sevginin kalpteki titreşimi mantığın ölümüne sebep oluyor ki, nasıl olur da mantığı iflas eden bir insan ölümü düşünüp de korkudan titresin. İşte tam da burada soracağımız şey şudur; Ölümden en çok korkanların şiddetle, belki de hiç sevmediğini, sevemediğini çıkartabilir miyiz? Hiçbir insan kendi canını başkası için sevgi gerekçesi olmadığı sürece feda etmez. Eğer ölmek gerekiyorsa, burada sevgiden başka hiçbir şey ölmeyi gerektirmez. Yaşamak içinde aynı durum geçerlidir.


Tunahan Dağaşan
#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.